Sözlük (Glossar)

Bu bilgilendirmede kullanılan terimleri içeren tefsirli sözlük

A B C D E F G H I K L M N O P R S T U V W Y Z    all  

T-lenfositler
Lenfositlerin bir alt grubudur; timüs bezesinde oluşurlar; hücresel immün yanıttan sorumludurlar; virüs ve mantar enfeksiyonlarında önemli bir korunma görevi yerine getirirler ve diğer hücrelerin (örneğin granulositlerin) aktivitelerini yönlendirirler.

tam narkoz syn. narkoz, genel anestezi
hastanın tamamen uyuduğu ve refleks aktivitelerin azalmış olduğu anestezi şekli. Genel anestezi sırasında ağrı, ısı ve dokunma hissi kaybolur. Ameliyat sırasında refleks aktiveteleri ortadan kalktığı için hastanın entübe edilerek (soluk borusuna tüp konarak) solunum cihazına bağlanması gerekir.

tanı
bir hastalığın tespit edilmesi ve adlandırılması

tanı yöntemleri syn. diyagnostik
Bir hastalığı tespit etmeye yönelik yöntemler/tetkikler

tedavi iyileştirme araştırmaları syn. tedavi iyileştirme çalışmaları
Hastaların en iyi düzeyde tedavisini hedefleyen ve aynı zamanda tedavi imkanlarının iyileştirilmesine ve geliştirilmesine yarayan kontrollü klinik araştırmaları. Terapi iyileştirme araştırmaları bir yandan hastayı iyileştirme şansını arttırmayı hedefler, öte yandan tedaviye bağlı yan ve geç etkilerin azaltılmasını sağlamaya çalışır.

termoterapi syn. ısı tedavisi
bir tümörün lazer ışınları aracılığıyla hedeflenerek aşırı ısıtılması; tümör hücrelerini yok etmeyi ve/veya eşlik eden kemoterapi/radyasyonun tümör hücreleri üzerindeki etkisini artırmayı amaçlar.

timus bezi syn. timüs bezi
Tiroid bezinin altında, soluk borusunun önünde bulunan ve lenfatik sisteme ait bir organdır. Vücudun kendine özgü savunma sisteminin bir parçasıdır; çocuk yaştayken savunma sisteminin oluşturulmasına katkıda bulunur; ergenlikten itibaren küçülür ve önemi azalır.

tirozin kinaz
protein kinaz ailesinden enzimlerdir; hücre içi sinyallerin iletilmesine önemli katkı sağlarlar ve embriyonik gelişim ile dokuların yenilenmesi ve bakımı için önemlidirler. Bu enzimlerdeki işlevsel bozukluklar, kanser gelişiminde rol oynayabilir. Tirozin kinazların görevi – kimyasal düzeyde – bir fosfat grubunu başka bir proteinin tirozin amino asidine aktarmaktır; hedef proteinin aktivitesi böylece önemli ölçüde etkilenir.
Çocuk sağlığı ve hastalıkları alanından örnekler: Genetik olarak değişikliğe uğramış tirozin kinazlar bazı çocukluk ve ergenlik çağı kanserlerinde rol oynamaktadırlar (örneğin lösemide Philadelphia kromozomu). Şu an kanser tıbbında tirozin kinaz inhibitörleri olarak adlandırılan bazı ilaçlarla, özellikle kanseri teşvik eden tirozin kinazlar üzerinde etkili olmaya çalışılmaktadır.

topoizomeraz inhibitörleri
topoizomeraz inhibitörleri kanser tedavisinde kullanılan kimyasal maddelerdir (sitostatikler); genetik yapıdaki kırılmaların onarımında rol oynayan çeşitli enzimleri (örneğin topoizomeraz I ve II olarak adlandırılan) bloke (inhibe) ederler. Bu şekilde, hızla bölünen tümör hücrelerinin bağlı olduğu vücudun kendi onarım mekanizmalarını bloke ederler. Topoizomeraz inhibitörleri arasında örneğin epipodofilotoksinler grubundan etoposid, etoposifosfat ve teniposid ile kamptotesinler grubundan topotekan ve irinotekan aktif maddeleri bulunmaktadır.
References: sitostatik - enzim

transfüzyon
bir vericiden elde edilen kan veya kan ürünlerinin (eritrosit süspansiyonu, trombosit süspansiyonu) alıcıya verilmesi

translokasyon
İki kromozom arasında gen parçalarının değişimi
References: kromozom - gen

transplantasyon
doku, organ veya hücrelerin nakledilmesi

trombosit
kanın pıhtılaşmasından sorumlu kan hücreleridir; bir yaralanma durumunda en kısa sürede kan damarlarını tıkayarak kanamayı durdururlar.

trombositler
Kanın pıhtılaşmasından sorumlu kan hücreleridir; bir yaralanma durumunda en kısa sürede kan damarlarını tıkayarak kanamayı durdururlar.

trombositopeni
kandaki trombosit (kan pulcuğu) sayısının yaşa göre normalin altında olması (mikrolitre kanda 150.000 altında olması). Trombositopeniye bağlı olarak pıhtılaşma bozuklukları ve kanamaya eğilim söz konusu olabilir (örneğin diş eti kanaması, burun kanaması, ciltte kanamalar-peteşiler, morarmalar), ve/veya bir yaralanma sonrası kanamanın uzun süre durmaması gibi. Böyle durumlarda trombosit (kann pulcuğu nakli) tranfüzyonu gerekebilir.
Çocuk sağlığı ve hastalıkları alanından örnekler: Trombositopeni bir kan hastalığının örneğin löseminin belirtisi olabilir. Ancak ilaçların yan etkisi sonucu da ortaya çıkabilir (kanser tedavisi çerçevesinde uygulanan kemoterapi veya ışın tedavisinin sonucu olarak).
References: Non-Hodgkin Lenfoma - trombosit

trombositoz
Trombositozda, kan trombositlerinin (kann pulcuklarının) sayısı anormal derecede artar. Çok fazla trombosit, bazı şikayetlere ve hastalıklara yol açabileceği gibi kan pıhtısı oluşma riskini de artırabilir. Trombosit sayısı belirli bir üst sınırı aşarsa kanama eğilimi de ortaya çıkabilir.
References: trombositler

trunkus sempatikus
Omurganın her iki tarafına bir zincir şeklinde yerleşik sinir ağlarıdır; sempatik sinir sisteminin ganglion denilen çok sayıda sinir boğumlarından meydana gelir. Sempatik sinir sistemi, otonom sinir sisteminin bir parçasıdır.

tuberöz skleröz
fakomatozlara ait irsi veya yeni mutasyon sebebiyle beliren arızalı gelişme sendromu. Hastalığın gelişme durumuna göre ciltte değişiklikler, epilepsi(sara), hemen hemen tüm organlarda tümör oluşması şeklinde ortaya çıkan multi sistem arızası. Bunun yanısıra gittikçe artan derecede zihinsel arıza belirtisi. Bu hastalık belirli genlerin, büyük ihtimalle tümör supresor geninin mutasyonu sebebiyle oluşmaktadır.

tümör
Tümör, iyi huylu (benign) veya kötü huylu (malign) türleri bulunan urlardır.

tümör baskılayıcı gen
Hücre bölünmesi üzerinde önleyici bir etkiye sahip olan ve böylece kontrolsüz tümör hücrelerinin gelişimini önleyen (gen ürünü aracılığıyla) gen (örn. p53 geni veya retinoblastoma geni Rb); örneğin mutasyon yoluyla bir tümör baskılayıcı genin başarısızlığı, tümör oluşumunu kolaylaştırabilir.
Çocuk sağlığı ve hastalıkları alanından örnekler: Retinoblastoma, örneğin, retinoblastoma genindeki bir değişiklikten (mutasyon), Li-Fraumeni sendromundan (bir kanser sendromu olarak adlandırılır), tümör baskılayıcı gen p53ün mutasyonundan kaynaklanır.
References: retinoblastom - gen - Li-Fraumeni sendromu - mutasyon - kansere yatkınlık yaratan sendromlar - gen ürünü

tümör belirteçleri syn. tümör markerları
Kann veya diğer vücut sıvılarında tespit edilebilen, düzeyleri arttığında bir tümörun varlığına veya tümörün tekrarladığına işaret edebilen biyolojik madderlerdir (örneğin bazı proteinler). Tümör belirteçleri özellikle hastalığın teşhisi anında vücutlarında belirli bir maddenin normalin üstünde bir miktarda bulunduğu görülen hastalarda, hastalık seyrinin kontrolünde rol oynarlar. Öte yandan tümör belirteçleri bir insanda kanser olup olmadığını tespit etmede pek güvenilir bir dayanak oluşturmazlar, çünkü bu maddeler vücutta doğal olarak bulunmaktadırlar. Ayrıca bu maddelerin vücutta dikkat çekecek kadar yüksek olmaması da kanser olasılığını dışlamaz.

tümör lizis sendromu syn. tümörliz sendromu
Genellikle tümör hücrelerinin büyük miktarda parçalanması veya örneğin bir kemoterapi sonrasında çok sayıda tümör hücresinin birden telef olması sebebiyle oluşan bir metabolizma değişikliğidir. Serum içinde üre asidi, potasyum ve fosfat konsantrasyonunun artması ve kalsiyum konsantrasyonunun azalması şeklinde belirtileri vardır; akut böbrek yetmezliğine sebep olabilir.

Turcot sendromu
Nadir görülen kalıtsal bir hastalıktır. Sıklıkla mide bağırsak bölgesinde adenomlar ve beyin tümörlerine (medulloblastom, glioblastom)
References: glioblastom - medulloblastom