Mukozada hasara karşı önlem ve hasarın hafifletilmesi
yazar: Maria Yiallouros, erstellt am: 2009/07/29, Yayın İzni: Prof. Dr. med. Dr. h.c. Günter Henze, türk tercüman: Sait Kont, Last modification: 2018/05/22
Ağız, geniz, yemek borusu, mide ve bağırsaktan oluşan sindirim sisteminde yer alan mukoza tabakası yani sümüksel tabaka, sitostatik ilaçların zararlı etkisine karşı çok hassas bir reaksiyon gösterir. Bundan dolayı bir kemoterapi boyunca sıkça hallerde mukoza iltihapları oluşabilir. Ağızda ve genizdeki mukoza iltihapları kendilerini kabarcık, ur ve/veya yara şeklinde belli ederler. Bunun yanısıra yutkunmada zorluk, ağızda kuruluk ve tat alma hissinde değişiklik olayları da gözlenir.
Mide ve bağırsakta iltihap söz konusu ise, bu durum kusmaya, sindirim şikayetlerine ve ishale neden olabilir. Mukozanın yaralanmasına mukozit denir.
Özellikle ağız ve barsak içindeki mukoza tabakasında bakteriler yer aldığından, vücuda özgü bakteriler buralarda oluşan yaralardan vücudun diğer yerlerine girebilir ve mevcut şikayetlere ek olarak ağır enfeksiyonlara sebep olabilir. Hasarlı mukoza tabakası, virüs ve mantar enfeksiyonlarının oluşmasına uygun bir ortam oluşturmaktadır. Vücudun korunma zayıflığı, enfeksiyon oluşma tehlikesini daha da arttırabilir.
Bilinmeye değer: Mukoza iltihaplarını hafifletmek ve enfeksiyona karşı önlem alabilmek için, hastanın ağızını dezenfekte edici sıvılarla düzenli aralıklarla ve özenle yıkamak ve çalkalamak çok önemlidir. Mukoza tabakasının sert diş fırçasıyla, keskin köşeli sert gıdalarla veya sıcak gıda ve meşrubatla yaralanmasından mutlaka kaçınılmalıdır. Ayrıca çok baharatlı veya ekşili gıdalardan ve hatta belirli bir süre için taze meyve ve sebzeden kaçınılması tavsiye edilmektedir. Bu suretle mukoza denilen sümüksel tabakanın gereksiz yere daha fazla uyarılmasından kaçınmak mümkün olabilir.
Ağır bir mukozit durumunda hastaya gerekirse antibiyotik veya antiviral ilaçlarla tedavi uygulanır. Ciddi boyutta yutkunma zorluğu durumunda tabii yoldan, yani ağızdan, yeterli gıda alabilmek bazen mümkün olmayabilir. Böyle bir durumda hastaya uzun bir süre boyunca bir toplardamar üzerinden parenteral olarak, yani mide ve barsak dışından gıda vermek gerekebilir.
İshal varsa bulguya bağlı olarak bir süre için gıda almamak veya barsakları yormayacak gıda almak söz konusu olabilir. Gereken hallerde tedavi antibakteriyel ilaçlarla, sıvı ve tuz kaybına karşı infüzyonlarla ve bir diyetle desteklenir. Bir ishal durumunda ancak ender vakalarda antibiyotik kullanılır, çünkü antibiyotik ilaçlar zaten kendileri ishale yol açabilirler.
Radyoterapide benzeri bir durum söz konusudur. Ama radyoterapinin istenmeyen etkileri genellikle yukarıda belirtilenlerden daha hafiftir. Bunlar radyoterapi uzun sürse bile, daha kolay tedavi ve kontrol edilebilirler.