Radyoterapi

yazar: Dr. med. habil. Gesche Tallen, erstellt am: 2020/06/18, editör: Maria Yiallouros, Yayın İzni: Prof. Dr. med. Dr. h.c. Günter Henze, türk tercüman: Sait Kont, Last modification: 2020/06/18

Bir bilim insanı olan Wilhelm Conrad Röntgen 1895 senesinde bir ışın keşfetmişti. Bu ışınla katı cisimlerin ve canlı organizmaların içini görebilmek mümkün oluyordu. Bu önemli buluşa onu keşfeden insanın ismi verildi. Röntgen ışınları artık günümüzde diyagnostik işleminde yani hastalıkların teşhisinde çeşitli alanlarda ve kanserli hastalıkların tedavisinde büyük önem taşımaktadır.

Röntgen ışınlarının [röntgen ışınları biyolojik etkileri (ve iyonize eden diğer ışınların etkileri) onyıllar boyunca uzmanlar tarafından incelenmiştir. Bu ışınların „olumlu“ etkileri ve neden olabilecekleri istenmeyen yan etkileri de köklüce araştırılmış bulunmaktadır. Uzun süren teknik gelişmeler sonunda radyoterapi alanında kullanılan ışınlama cihazları ve türleri çok yönlü olarak geliştirilmiştir. Buna dayanarak günümüzde artık birçok yan etkilerden kaçınabilmek mümkün olabilmektedir.

Buna şöyle bir örnek verilebilir: Bir operasyon ve/veya kemoterapi sonrasında küçültülebilen bir tümöre, düşük dozda ve daha küçük bir alana radyoterapi uygulanabilir. Öte yandan tek başına sadece radyoterapi uygulansa, daha geniş alana daha yüksek dozda ışın kullanmak gerekirdi. Günümüzde ameliyat, kemoterapi, radyoterapi gibi çeşitli tedavi yöntemleri birbirleriyle kombinasyon halinde uygulanmaktadır. Bu suretle her bir tedavi şeklinin yan etkilerinin mümkün mertebe düşük olmasına gayret edilir.

Radyoterapi şu hedeflerle uygulanabilir:

  • Konumları sebebiyle ameliyatla alınamayan ve sınırlı bir alana yayılmış ve/veya kemoterapiye duyarsız olan solid yani katı tümörlerin [solid tümör] imha edilmesi hedefiyle. Bunun için ön şart, hastalığın erken bir devrede bulunması ve kan yollarıyla yayılıp metastaz oluşturmamış olmasıdır. Gerekirse tek başına sadece radyoterapi uygulanır (monoterapi) ve bu suretle tümöre yakın lenf düğümleri içindeki metastazların da imha edilmesi hedeflenebilir.
  • Terapi öncesinde veya sonrasında bir ameliyat ve/veya kemoterapi uygulamasına paralel olarak (kombinasyon terapisi) tümörün tam imha edilmesi hedefiyle radyoterapi uygulanabilir.
  • Ameliyatla ve/veya kemoterapiyle tümörü alınan ama prognoz olarak yeniden nüküs riski büyük olan hastalarda refakat olarak (adyuvant radyoterapi) uygulanabilir.

Tek başına, refakat olarak (adyuvant) veya kombinasyon şeklinde uygulanan tedavilerle önce kanserli tüm hücrelerin imha edilmesi ve hastanın iyileşmesi hedeflenir. Böyle küratif tedaviler günümüzde çocuk ve genç yaştaki kanser hastalarının yaklaşık % 80 kadarı için mümkün olmaktadır.

Ancak bazı hallerde ameliyatın hedefi, tümörün büyümesinin frenlenmesi ve/veya tümörden kaynaklanan şikayetlerin hafifletilmesi ile sınırlı kalmaktadır (palyatif terapi).

Kaynakça

  1. Pizzo PA, Poplack DG (eds): Principles and Practise of Pediatric Oncology. Lippincott Williams & Wilkins Fifth edition 2006 [ISBN: 9780781754927] PIZ2006
  2. Gadner H, Gaedicke G, Niemeyer CH, Ritter J (Hrsg): Pädiatrische Hämatologie und Onkologie. Springer-Verlag 2006 [URI: www.springer.com] GAD2006
  3. Gutjahr P: Krebs bei Kindern und Jugendlichen. Deutscher Ärzte-Verlag Köln 5. Aufl. 2004 [ISBN: 3769104285] GUT2004
  4. Gutjahr P: Krebs? Mein Kind? Leukämie und bösartige Tumoren bei Kindern. S. Hirzel Verlag Stuttgart - Leipzig 2000, 53 [ISBN: 3-7776-0979-X] GUT2000